Çok konuşulan Facebook olayı

Son günlerde sıkça karşımıza çıkan ve tüm sosyal medya kullanıcılarının aklında soru işaretleri oluşturan Facebook olayıyla ilgili bir derlemeyi paylaşmak isteriz:

2014 yılında Cambridge Üniversitesi Profesörü Aleksandr Kogan tarafından ABD seçmeni hakkında ayrıntılı psikolojik profil çıkarmayı amaçlayan bir anket uygulaması geliştirildi ve bu uygulama o dönemde geliştirilen çoğu uygulama ve oyunun yaptığı gibi Facebook bilgilerinize erişim izni istiyordu ve bunu yaparken sadece sizin bilgilerinizi değil arkadaşlarınızın bilgilerini de sizin aracılığınızla topluyordu. Kogan, anket uygulaması için Amazon’un Mechanical Turk (MTurk) projesini kullandı ve bu proje aracılığıyla ankete katılan MTurk kullanıcılarına 1’er dolar ödeme yaptı.

Daha önce Cambridge Analytica ile çalışmış olan Christopher Wylie tarafından paylaşılan bilgiye göre 270 bin kişinin katıldığı bu uygulama, arkadaş bilgilerini de toplayarak yaklaşık 50 milyon kişilik devasa bir kullanıcı bilgisi topladı ve bu uygulama tarafından toplanan tüm veriler Cambridge Analytica’ya satıldı. (Satış işlemi, datayı alıp satmak şeklinde değil de Kogan tarafından kurulan şirketin, Cambridge Analytica ile iş yapan bir başka şirketle anlaşması şeklinde gerçekleşti. 2015 yılında The Guardian tarafından detaylı olarak paylaşılan bu konu oldukça ses getirmişti.)

Psikolojik profil detaylarına sahip olduğu 50 milyon kişilik potansiyel seçmen datasını kendi elindeki verilerle birleştiren Cambridge Analytica, o dönemden itibaren birçok farklı başkan adayının kampanyasında bu dataları reklam hedeflemesi amacıyla kullanmaya başladı. Sadece ABD seçimleriyle sınırlı kalmayan Cambridge Analytica’nın Brexit sürecinde de oldukça etkili olduğu söyleniyor.

2014 yılında bunlar olurken Facebook neredeydi?

Tüm bunlar yaşanırken Facebook ne yapıyordu? Mark Zuckerberg’in beklenen açıklaması bu duruma biraz netlik kazandırmış gibi görünüyor.

Zuckerberg, Kogan’ın verileri Cambridge Analytica’ya sattığı ortaya çıkınca bunun geliştirici anlaşmalarına aykırı olması dolayısıyla uygulamanın kaldırıldığı ve Cambridge Analytica’nın tüm verileri silmesi yönünde uyarıların yapıldığını söylüyor. Tabii ki bu uyarı sadece sözlü bir uyarı değil ve Cambridge Analytica, Facebook’a verileri sildiklerine dair sertifika sağladıklarını (resmi bir “silindi” belgesi gibi bir şey olmalı) söylüyor. Bu sertifikanın orijinali henüz paylaşılmadı.

Yapılan anket detaylarına göre tek tek hangi kullanıcının verisinin bu uygulama aracılığıyla alındığını bildiği halde Facebook bu zamana kadar kullanıcılara hiçbir bildirim göstermedi, uyarmadı veya bilgilendirmedi. Son günlerde çıkan haberlerin hemen ardından Facebook, Cambridge Analytica ile iş birliklerini sona erdirdiğini duyurdu. Bunun dışında bir grup yeni önlem alacağını da Mark Zuckerberg profilinde paylaştığı yazıda belirtti.

Eski Yahoo çalışanı ve WhatsApp kurucu ortağı Brian Acton, yaşanan olaylar sonrası Twitter hesabı üzerinden “Facebook silme zamanı” paylaşımı yaparak #deletefacebook etiketine destek oldu. WhatsApp’ı Facebook’a sattıktan sonra dolar milyarderi olarak hayatına devam eden Brian Acton, daha önce attığı Tweet’ler aracılığıyla Facebook’a karşı pek de sevecen olmadığını gösteriyordu. Bu son paylaşımı da sosyal medyada oldukça ilgi çekti.

2014 yılında başlayan ve Trump’ın başkan seçilmesi ile devam eden bir olay neden tekrar gündeme geldi? 

Donald Trump’ın başkan olması, Brexit ve kim bilir daha kaç politik olayda önemli rol oynayan Cambridge Analytica neden tekrar gündeme geldi? Bu konuda bir çok farklı yorum yapılıyor olsa da bu olayın tekrar gündeme gelmesinin en büyük nedeni, Channel 4 News tarafından yapılan bir haber diyebiliriz.

Channel 4 News tarafından yürütülen gizli bir araştırma sonucunda, Cambridge Analytica CEO’su tarafından paylaşılan sözler olayın ciddiyetini gözler önüne seriyor. Her ne kadar Cambridge Analytica tarafından videonun ve sözlerin çarpıtılmış olduğu iddia edilse de gizli kamera ile yapılan çekimlerde CEO Alexander Nix ellerindeki verileri kullanarak dünya genelinde seçimlerde gizlice nasıl kampanya yürüttüklerini açıklıyor. Daha da önemlisi bu süreçte etik sınırları ne kadar net aştıklarını açıkça söylüyor. Siri Lankalı bir iş adamı rolüne bürünen müşteriye gerektiği durumlarda rüşvet, sahte kimlik, eski ajanları kullanmak ve hatta hayat kadınlarını işe dahil etmeye kadar bir çok şey yapabildiklerini belirtiyor.

Bir diğer gizli kamera görüşmesinde Trump’ın kampanyasını nasıl yürüttüklerini ve seçim yasalarını nasıl ihlal ettiklerini anlatan Nix, herhangi bir yasal iz bırakmadıklarını da itiraf edince hakkında açılan soruşturulma ile beraber görevden alınıyor. Tabi tüm bu süreçte Cambridge Analytica hala bu videoların ve sözlerin çarpıtma olduğunu iddia ediyor.

Bu işin sonu nereye varacak? 

Bir anket ile başlayan ve milyonlarca kişinin kişisel verilerinin kötü amaçlarla kullanılması, seçimlerin manipüle edilmesi ve daha bir çok farklı kanıtlanmamış suç ile devam eden bu olay Facebook’un karşı karşıya kaldığı en büyük kriz, yaşadığı 50 milyar dolarlık değer kaybı da cabası.

Tüm bunlardan nasıl korunabiliriz? 

Açık konuşmak gerekirse internet dünyasında yaşıyoruz ve artık bundan kaçınmanın bir yolu yok. Makine öğrenmesi sayesinde elde edilen verilerle neler yapılabileceğini artık hayal edemiyoruz. Sadece biz değil, bilgisayar bilimcileri bile bu teknolojinin arkaplanda neler düşünüp, neleri dikkate alıp, ne şekilde değerlendirmeler yapabildiğini pek tahmin edemiyorlar.

Facebook’u silmek bir çözüm gibi görünse de aslında çözümün yanına bile yaklaşmıyor çünkü siz istemediğiniz halde paylaşılan fotoğraflarınızdan kim olduğunuz, arkadaşlarınızla ilişkiniz, bulunduğunuz yerler ve daha birçok detay ortaya çıkarılabiliyor ve sizin adınıza bir “gölge hesap” oluşturulabiliyor. Sizin haberiniz olmadan çevrenizdeki kişiler tarafından paylaşılan bilgiler, sizin tahmin edebileceğinizden çok daha fazla ve bunlar Facebook tarafından tutuluyor.

Yapabileceğiniz şeyler reklam engelleyiciler kullanmak (ad-blocker) kullanmak, tüm hesaplarınızın gizlilik ayarlarını iyice kontrol etmek ve kullandığınız uygulamalara, araçlara çok daha fazla dikkat etmek fakat tüm bunlarla ancak temel düzeyde “gizlilik” sağlayabileceğinizi de unutmayın.

Google, Facebook, Amazon gibi firmalar her zaman “güvenlik” konusunda takıntılı olmuşlardır fakat “gizlilik” konusunda aynı şeyi söyleyemeyiz çünkü bunu kendi çıkarları için kullanıyorlar ve bu sayede bu kadar büyüyorlar. Bu nedenle bu gördüklerimizin sadece buz dağının görünen kısmı olduğunu bilerek hayatlarımıza devam etmeli ve mümkün olduğunca bilinçlenmemiz yapabileceğimiz tek şey gibi görünüyor.

Haberin kaynağı için tıklayın.

 

 

Yorum bırakın